16 Mart 2011 Çarşamba

Dövme nedir nasıl yapılır,dövmenin tarihi çeşitleri şekilleri






Bir kolun üzerindeki bir gemi çıpası, dolgun bir pazıdaki yarı çıplak bir dansöz resmi, geniş bir göğsü kaplayan bir yelkenli veya upuzun kuyruklu kocaman bir kuş tasviri, omuz başında bir okun delip geçtiği kalp resminin üzerine yazılı kadın isimleri… Genellikle denizcilerin güneşle kavrulmuş, tuzlu su ile yoğurulmuş levent vücutlarını kaplayan vazgeçilmez süslerdir bunlar… Mavi renkli bu resim ve şekilere kısaca dövme diyoruz.



Yapılan araştırmalar, insanların vücutlarını bu dövmeklerle süslemeleri âdetinin Milâttan çok önceki yıllara kadar uzadığını göstermektedir. Âsurlular’ın dahi vücutlarına böyle şekiller işlettikleri bilinir.



dövme resimleri



Dövme insan vücudu üzerinde önceleri bir süs vesilesi olarak değil de dinsel bir inancın etkisiyle yer almıştır. Totemlere tapan ve bir takım hurafelerin etkisi altında bulunan insanlar vücutlarına işlettikleri buna benzer şekillerle mabutlara hoş görüneceklerine ve Öldükleri zaman ruhlarının bu sayede rahata kavuşacağına inanırlardı. Zamanla insanların bu inançları değişti fakat dövmelerin vücutlardaki yeri değişmedi. Bu kez dövmeler vücutlar için birer süs oldu..



Ünlü bilgin Charles Darwin, Kuzey Kutbundan, Güney Kutbuna kadar bütün dünyayı dolaşsanız, vücudunda dövme yaptırmayan insanların bulunduğu bir ülkeye rastlıyamazsınız der ki, bu görüşünde tamamen haklıdır. Yüzyıllar boyu, Eskimoiar da, Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında yaşıyan vahşiler de, modern ülkelerin entellektüel kişileri de vücutlarına bu süsleri işletmekten zevk duymuşlardır.

Dövmeler dünyanın bazı bölgelerinde çok büyük önem ve değer taşır. Örneğin, Yeni Gine’de vücudunda dövme bulunmayan kızlar henüz gelinlik çağa gelmemiş sayılırlar ve vücudunda dövme bulunmayan bir kız, kaç yaşına gelirse gelsin evlenemez…



Güney Amerika’nın bazı bölgelerinde yaşıyan yerli kabilelerde ise dövme kadının güzelliğidir. Dövme izlerini taşımayan bir kadın asla ve asla güzel sayılmaz.





Eski çağlarda dövmeler hastalıklara karşı bir koruyucu tedbir değeri de taşımaktaydı. Onbirinci yüzyılda ise Avrupa’da dövme, uygunsuz kadınların yüz ve vücutlarına vurulan bir ahlâksızlık damgası oldu.

İngiltere Kralı VII. Edward, Japonya’ya yaptığı resmî bir ziyaret sırasında, oralarda pek yaygın olan dövmeciliği yakından görmüş ve hem vücutlara işlenen bu süsten hoşlandığından, hem de Japonya ile bir yakınlık ifâdesi olarak vücuduna bir Japon ejderi resmini dövdürmüştü.

Kral VII. Edward, vücudunda bir dövme resmi üe İngiltere’ye döndükten sonra bu özellikle saraya yakın çevreler arasında salgın bir hâl alıvermişti. Âsil tabakadan başlayan bu salgın kısa bir zamanda halk tabakasına kadar yayılmış ve Ondokuzuncu yüzyılın sonlarında İngiltere âdeta bir Dövmeli insanlar ülkesi hâlini almıştı.

İngiltere’yi saran bu Dövme salgını sırasında Profesör Burchett’in kurduğu müessese dünya çapında bir isim yapmıştı. Dünyanın en iyi dövmecilerinden biri olan bu ünlü profesörün müşterilerini genellikle lordlar, bankerler, doktorlar, tüccarlar, hukukçular ve kısacası İngiltere’nin en ünlü ve en soylu kişileri teşkil etmişti. Profesör Burchett’in işlediği sanat eseri hüviyetini haiz dövmelerle İngiltere bu alanda Japonya’dan sonra ikinci sırayı almıştı.

Dövme, deriyi iğne ile delip altına çeşitli sıvı maddelerin zerkedilmesiyle yapılmaktadır. Bu maddeler arasında domuz ya da balık ölüsü, susam yağı bulunduğu gibi esasını barut tozu teşkil etmektedir. Barut tozunun yanısıra çeşitli renklerdeki çini mürekkepleri de iğne ile delinmek suretiyle çizilen resimlerin deri altında renklendirilmesine yaramaktadır.

İğne ile deri üzerinde nakış yapmaya benzeyen dövmeciliğin kolay bir şey olmadığı muhakkaktır. En usta eller büyük bir renkli dövf meyi en çabuk üç saatin içinde ortaya çıkarmaktadırlar.

0 yorum:

Blogger Template by Clairvo