16 Mart 2011 Çarşamba

Ateş nasıl bulundu özellikleri yakılması ortaya çıkışı


Günümüzden 1 milyon 800 bin-220 bin yıl önce Homo habilis'ten sonra, günümüzden 1 milyon 800 bin yıl önce, Homo erectus adı verilen atamız ortaya çıkmış. Bilim adamları, Homo Erectus'a ait fosil kalıntılarını öncüllerinden daha erken bulmuşlar. Bu kalıntılar o güne dek ele geçirilen ilk dik durabilen insan kalıntıları olduğu için de ona, "dik duran insan" anlamına gelen bu ismi vermişler. Zamanla,daha önce yaşayan atalarımıza ait kalıntılar bulundukça, insanın zaten binlercce yıldır iki ayağı üzerinde dik yürüyebildiği, üstelik alet de yapabildiği anlaşılmış. Yani o kalıntılara dik duran insan ismini vermek için biraz acele edilmiş.



Atalarımızı tanıdıkça bu adlandırmanın erken olduğu akadar yetersiz kaldığını siz de göreceksiniz. Onlara,"dik duran insan" değil de"yerinde duramayan insan" denmesinin daha doğru olacağını anlayacaksınız. Çünkü yürüyebilen, alet yapabilen, meraklı bir canlı, önünde sonunda dünyanın kaç bucak olduğunu öğrenmek üzere yollara düşecektir. Onlar da öyle yapmışlar.



Kalıntılarını doğuda Java Adası'ndan batıda İspanya'ya kadar uzanan geniş bir alanda izleyebiliyoruz. Demek ki belli yerlerde, belli olanaklarla var olmaktansa, hakkında hiçbir şey bilmedikleri yerlere doğru, tabana kuvvet yola koyulmuşlar. Yola çıkmadan önce, ulaşım araçları değilse bile "el baltası" yanlarına almayı ihmal etmemişler. El baltası yapmak için, çaytaşından daha düzgün biçim verilebilen, fakat daha dikkatli ve özenli yontmayı gerektiren çakmaktaşını seçmişler. Zaman içinde bu işte uzmanlaşmakla kalmamış, yonga parçalarını da değerlendirerek yaptıkları aletlerle teknolojilerini ilerletmişler. Söz konusu el baltaları, o günün koşullarında neredeyse günümüzün ünlü İsviçre çakısı kadar işlevsel aletlermiş. O kadar yaygınlaşmış ki, Afrika'dan Asya ve Avrupa'ya kadar her yerde, günümüzden 200 bin yıl öncesine kadar kullanılmış.



Vazgeçmeden denemeyi sürdüren atalarımız, temel gereksinimlerimizin başında gelen ateşi, nihayet yakmayı, daha önemlisi onu kontrol etmeyi, yani istedikleri zaman yakıp söndürebilmeyi başarmışlar. Karınlarını doyurmak için hala bitkileri ve etçillerden arta kalanları toplamaya devam ediyorlarmış. Ama, artık bu işi rastlantıya bırakmamaya,kendilerince av yöntemleri geliştirmeye başlamışlar. Fil, at, yabani büyükbaş, gergedan gibi iri hayvanları gözlemleyerek, göç yolları üzerinde mevsimlik kamplar kurmuşlar. Hayvanlar geldiğinde, yöredeki çalı ve otları ateşe veriyor, onları ürkütüp ateşe veriyorlarmış. Ardından da,uçurumdan yuvarlanan iri taşlar atarak öldürüyorlarmış. Daha sonra aşağıya inerek, ölen hayvanların vücutlarını parçalıyor ve işe yarayan kısımlarını kamplarına götürüyorlarmış. Günümüzden 220 bin yıl öncesine kadar izleyebildiğimiz bu atalarımızı da değişim ve gelişim sürecinde, yavaş yavaş kendilerinden bir sonraki atalarımız takip etmiş.


0 yorum:

Blogger Template by Clairvo