30 Temmuz 2010 Cuma

Solculuk Sağcılık Nedir - Nasıl Doğmuştur

Aşağıdaki Yazı 2006 Yazılmış olup bana aittir.Diğer internet sitelerinde gördüğünüz benzerleri kopya niteleğinde olup izinsiz veya alıntı yapılmadan yayınlanmıştır.Yazının aslı forum sitesinde yazılmış kullanıcılardan gelen sorulara yanıt vermek suretiyle konu devam etmiştir.

Solculuk nedir?Sağcı olmak ne demektir?Kim ne derse bu görüşe sahip olmuş olur?Bu konuda derin bir bilgi eksikliği var.Hemen hiç bir yerde bu konuyla net bir fikir elde etmek mümkün değil.Onun için bu konuyu merak edenler için solculuk sağcılığın tam olarak ne olduğunu sade bir dille açıklamaya çalışacağım.Yararlı olur umarım..

Öncelikle solculuk ve sağcılık Fransız ihtilali ile ortaya çıkmış bir kavramdır.Fransız ihtilali öncesinde Derebeylik dediğimiz sistemde toprak aristokratların yani soyluların,kralın elinde.Hukuk sistemide bunlara göre düzenlenmiş; halk ezilmiş durumda idi.Bilindiği gibi o dönemde coğrafi keşifler ile birlikte yeni bir sınıf doğdu.Bu sınıf zenginleşen sermaye sahibi olan Burjuvazi sınıfı idi.Fakat hukuk kuralları derebeylere ve Krala göre yapıldığından Burjuvazi istediğini yapamamaktaydı.

Sac ayağının üçlüsü Kral,derebeyler,kilise idi...İşte fransız ihtilali dediğimiz olay Burjuvazinin yanına işçi sınıfınıda (proleterya) alarak asillere, aristokratlara karşı yaptığı devrimdir..

Şimdi sol sağ olayına gelelim.Yeni oluşan sistemde burjuvazi ve işçi sınıfı egemenliği asillerden alıp halka verdi.Bu oluşacak yeni sistemde eşitlik olamlıydı.Bunun içince Cumhuriyet şarttı.Yani aslında Fransız ihtilali tamamen iktisadi çıkarların rantların asillerden alınıp halka verilmesi açısından iktisadi kaynaklı bir devrimdir.

Yeni oluşan sistemde burjuvaziler ve işçi sınıfının partisi vardı.Bunlar oluşturulan mecliste yer alacaklardı.Yeni oluşan parlamentoda oturma düzenine göre solda değişim yanlısı olan burjuvazi kesimi yerini alırken sağ tarafta mevcut düzeni savunan statükocu kraldan aristokrattan yana olanlar yerini aldı.Burdan çıkaracağımız sonuç sol ve sağ düşüncenin temel farkının değişimden yana olup olmamak olduğunu görüyoruz.


Şimdi gelelim asıl konuya.Sol parti nedir sağ parti nedir?

Modern dünyada kavramlar sürekli yer değiştirmekle beraber demokrasinin tam anlamıyla yaşandığı ülkelerde partiler şu iki sınıfın mücadelesi şeklinde kurulmaktadır:

1-İşçi sınıfı 2-Burjuvazi,sermayedar,aristokrat sınıf

Doğuş itibariyle burjuvazi kesimi devrimcidir değişim yanlısıdır.Bu bakımdan sol görüşle iç içedir.Fakat dünya düzeni değiştikten sonra bütün bu kavramlar birbirine girmiştir.

İşçi sınıfının partisi siyasi ekonomik anlamdada burjuvaziden tamamen ayrılmıştır.Bu anlamda ikisini bir arada değerlendirmek çok zordur.

Ekonomik anlamda olaya bakacak olursak
Sol parti proleteryanın yani işçi sınıfının partisidir.Bu bakımdan sol parti işçinin,köylünün,daha az gelirli insanların,mazlumların,işsizlerin,arazi sahibi olmayan malı mülkü bulunmayanların,ezilmişlerin hakkını arayan onları koruyan partidir.Bir insanın sol görüşlere sahip olmasıda bunların yanında olmasıyla açıklanabilir.

Sağ parti ise;Burjuvazinin,yani sermaye sahiplerinin tüccarların,sanayicinin,kapitalistin ve onların çıkarlarını gözetenlerin partisidir.

O günlerden bugünlere gelen bir başka miras sol görüşün değişim yanlısı olması sağ görüşün ise var olan pozisyonu mevcut durumu koruma çabasında olmasıdır.Bu anlamda olaya bakacak olursak sağ görüşü milliyetçilikle dini değerleri yücelten veya dini kesimlere yakın siyaset yapmaya eğilimli olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Türkiyede ise tam anlamıyla hiç bir zaman demokrasi olmamıştır.Bunun sebebi türkiyede sol ve sağ partilerin bu gerçeklerden uzak bir şekilde kurulmasıdır.Türkiyede demokrasi Geleneksel kültüre dayalı partiler ile Batı kültürünü hedef gösteren partiler arasına sıkışmış;iki kültür arasında sıkışan bu demokrasi arasında bir kavram karmaşası kendi göstermiştir.

Türkiyede geleneksel kültürü savunanlara gerici batı kültürünü savunanlara ise modern denmektedir.Oysa partiler sosyal sınıf açısından sosyal çıkarlar ve temsil ettikleri sınıfın çıkarlarını korumak üzerine siyaset yapması gerekmektedir.Bu olmadığından hiç bir zaman bu kavramlar doğru anlaşılamamaktadır...

Buna rağmen Türkiye'de tüccarin,sermaye sahibinin burjuvazinin çıkarını koruyan partiler vardır.Ama işçi sınıfının ezilmişlerin toplumun daha az gelirli olanlarının çıkarlarını savunan parti olmadığından Türkiyede demokrasinin sol ayağı yoktur.

Burjuvazinin çıkarını koruyan bir parti iktidara gelmekte o gidince yerine yine burjuvazinin çıkarını koruyan başka bir parti gelmektedir.

Oysa demokraside iktidarda burjuvazi var iken muhalefette işçi sınıfı vardır.Bizde ise bunu göremezsiniz.

Kendini sol parti ilan edenlerin gerçekte solculukla hiç bir ilgisi yoktur.Türkiyede siyaset sosyal ekonomik sınıf açısından değil kültürel açıdan yapılmaktadır.Yenilikçilik ve gelenekçilik ekseninden siyaset toplumu karmaşaya götürmekte insanların kafasını bulandırmaktadir.

OnuR

Eski forumda sorduğum soruya verdiğin aydınlatıcı cevabı okuyamayanların, okumasını istediğim için, sorumu yinelemek istiyorum.

Peki benim de bir sorum olacak. Bilindiği üzre milliyetçilik kavramını da barındırıyor sağcılık -en azından Türkiye'de-. Peki gerçekten milliyetçilik kavramı sağ görüşün mü?
Düz mantık yürüteceğim, bilgiye dayalı konuşmayacağım. Fransız ihtilali sonucunda eşitlik,özgürlük,milliyetçilik gibi düşünceler ortaya çıktı. Peki bu ihtilali halk yaptıysa ve eşitlik,özgürlük isteyenler işçi sınıfı, solcuysa o zaman milliyetçilik de işçi sınıfının bir düşüncesi olmuyor mu? İşçi sınıfı solcuysa solculuğun içine milliyetçilik de giriyor mu?
Bu konuda beni aydınlatırsan sevinirim.

Çok güzel bir soru..
Öncelikle Sağcılık sadece Türkiyede değil Avrupada da muhafazarlık ve milliyetçilik gibi unsurlar barındırmakta.Milliyetçilik kavramı esasen hiç bir görüşe mal edilebilecek bir kavram değildir.Milliyetçilik herşeyden önce vatanseverliktir.Milletin için mücadele etmektir şahsi menfatlerini milletin menfaatlerinin arkasında tutmaktır. Onun için gerekirse ölebilmektir.Kuşkusuz hangi görüşten olursanız olun milliyetçi olabilirsiniz.

Fransız ihtilali ile ikiye ayrılan sınıf burjuvazi ve işçi sınıfı yani sol ve sağ sadece orda kalmadı.Cihan savaşlarından sonra dünya yeni bir akım etkisine girdi.Doğuda sovyetler Batı da Amerika yeni iki kutup yarattılar.Aslında bu komunizm ve kapitalizmdi.Kabaca buna da sağ sol diyebiliriz.Asıl sağ solun patlama dönemleri herşeyin biribiri içinde olma dönemi bu zamana rast gelir.Sovyetler dünyaya komunizmi dayatırken Amerika kapitalizm için savaşiyordu.

Tam da aynı dönemde sağ ve sol hareketleri başladı.Bu dönemde ülkemizde sol diye tanımlanan görüşler sovyetler birliğinin komunizmine yakın görüş olurken buna karşı duran sağ görüşte Amerikanında yanında olan kapitalist görüş olmuştur.

Kendini milliyetçi olarak tanımlayanlar esasen sol görüş olarak tanımlayanların Sovyet ideolojisi işçi sınıfı egemenliği peşinde koşmasından dolayı daha şiddetli muhafazakarlık içersinde daha milliyetçi statukoyu koruma sevdalısı haline gelmiştir.Yani sağ görüşün milliyetçi olması sol görüşün sovyet komunizmine yakın olması komunizm sevdası içerisinde olmasından kaynaklanmiştir.Bu dönemde bütün kavramlar birbirine karişmiş sol ve sağ adeta yeniden tanımlanmiştir.

Çıkış itibariyle solculuk ve sağcılık miliyetçilik yenilikçilik gelenekçilik esasli görüşler değil ekonomik ve sosyal sınıf eksenli görüşlerdir. Geçen zamanda kavramlar yozlaşmıştır.

Günümüzde bir parti öyle yada böyle sol yada sağ parti diye tanımlanır.Bu onun daha rahat anlaşılması için adeta üzerine yapiştirilan bir etiket gibidir.Milliyetçilik salt şekilde ne sağın ne de solun görüşü olmamakla birlikte bunu kendince sahiplenen partiler vardır.Sol görüş ezilmişlerin azınlığın sahipsizlerin malı mülkü olmayanların görüşüdür.Bu anlamda sol görüşte azınlıklar etnik gruplar ezilen azınlıkta kalan toplulukların hakkı aranır.Sağ görüş ise buna karşı direnç gösterebilir.Tamda bu noktada 1990 lara kadar dünyada olduğu iddia edilen komunizm tehlikesi sırasında dünyadaki kimi sol parti ve gruplar
bunun da etkisiyle yeni bir devrim arayışı peşinde koşmuşlardır.Bu anlamda sağ görüşte bu sol görüşün devrim atağına milliyetçilikle cevap vermiştir.Ve solcuların milliyetçi olamayaağı gibi abuk sabuk bir görüş o zamandan bu zamana miras olarak gelmiştir.

Kendini milliyetçi olarak tanımlayan eski adıyla bizim Türkçülük dediğimiz görüş bana sorarsanız ne kadar sağ görüş olduğu sorgulanması gereken bir görüştür.

Dönemin sağ sol olayları esnasında solculara karşı Amerikanın kapitalizmin yanında yer alan bu görüş esasen sol görüşe direnmek için böyle bir saf tutmuştur.Sol görüşle bu Türkçülük dediğimiz görüşün arasındaki fark Hitlerin Nazi partisiyle Atatürk'ün cumhuriyet halk fırkası arasındaki farktır.Bilindiği gibi nazi partisi de esasen sosyalist bir görüştü.Fakat faşişt bir milliyetçilik benimsedi.Ve vahşiydi.Günümüzde kendini milliyetçi tanımlayan partiler o dönemin şartları içerisinde o hale gelmişler ve cumhuriyet dönemi sırasında ortaya çıkan Türkçülük akımınıda yozlaştirmişlaridir.Yinede bunların esas kaynağı Türkçülüktür.Ve kesinlikle sol bir partiyle bir çok konuda aynı görüşü savunurlar.Kapitalist değillerdir.Bugün kuvay-i milliye hareketleri gözlenen toplumuzda ülkücü ve solcunun yan yana aynı dergide aynı şeyleri yazması bundandır.Tabi yinede Bu görüşün sol görüşten farkı solun daha yenilikçi daha devrimci bir nitelik taşıması nasyonalizmin daha muhafazakar olmasıdır.Yinede çıkış itibariyle bakarsak sol hareket devrimci olmakla birlikte liberal harekette devrimci bir hareketti.Bunlar eş zamanlı olarak feodaliteyi yıktılar.Anlaşılması gereken şudur kavramlara yüklediğimiz anlamlar zamana şartlara ve göre değişmektedir.Değişmeyen onun kaynağı ve nasıl ortaya çıktığıdır.

çok net açıklamışsın. ellerine sağlık.
peki, benim bir küçük sorum olacak. (biraz konu dağılacak ama) buna benzer sebeplerden ötürü müdür sence, Türkiye'de sendikacılık amacın dışında, sendikanın başındakilere rant sağlamak için çalışmaktadır?

Dünyada sendikacılığın en güçlü olduğu ülke İngiltere'dir.Bunun sebebi İngilterenin sanayini devrimini en önce gerçekleştiren ülke olmasından dolayı en önce kapitalist ssiteme geçen ve bu sistemde işçi sınıfının korunması açısından güçlü sendiklara ihtiyaç olduğundandır.

Kapitalist sistem aslen liberal sistem ile sosyalist sistemin sentezi gibidir.Burda egemen olan sermayedarlara karşı işçi sınıfının korunması açısından güçlü sendikalar vardır.Aslında Marx'ın Sermayenin egemen olduğu zamanın arkasından işçilerin egemen olduğu sistemin geleceği beklentisinin gerçekleşmesinin arkasında Kapitalist sistemin işsilik sigortası,sosyal güvenlik,sendikalar gibi enstrumanları içinde barındırması ayaklanmayı engellemektedir.

Şimdi gelelim soruna. Türkiye dışardan dayatmayla 24 ocak'ın milat kabul edebileceği 80 sonrası dönemde liberal sistem için adımlar attı.Ama Türkiye sanayi devrimini tamamlamadan bu tür politikalar içinde olduğundan ne sermaye sınıfı tam anlamıyla sermaye sınıfı oldu ne işçi sınıfının hakları korunabildi.Türkiyede sendika dediğimiz olay bir takım adamların işçiler üzerinden para kazanma olayından başka bir şey değil.Bu sendikacılar devletin kendilerine tanıdığı imkanlardan öylesine yararlanmışlardırki hepsi mal mülk sahibi olmuş hatırı sayılır bir servete kavuşmuştur.Yazlığından,yatından işçinin haklarını savunduğunu iddia eden adamlardır bunlar.Türkiyede sendikaclılık rant kapısıdır. Zaten sanayileşmemiş bir ülkede sendikacılığın geleceği nokta bundan farklı olamaz.E tabi bu ülke Türkiye ise durum dahada vahimleşebiliyor..

onur bi sorum olcak sana...
sen ne kadar desende milliyetçilikk aslında ne sağ nede soldur die sonuçta herkes tarafından sağ diye kabul ediliyo..sağ görüş içinde dini kapsar mhp lilerde sağ görüşte olduğuna göre neden alkol kullanıyolar..
yoksa dini çıkarları içinmi kullanıyolar??

Bu kavramlar zaman değiştikçe farklı anlamlar barındırmakta şartlar sistemleri görüşleri bir yerden başka bir yere taşıyabilmekte esnetebilmektedir.Milliyetçiliğin sağ görüş olarak kabul edilmesinin temel sebebi sol uç görüşlerin aynı zamanda enternasyonel bir hareket içermesidir.Söz gelimi komunizmde bütün dünya işçilerinin birleşmesi çağrısı yapılır.Yani enternasyonellik vardır.Buna karşın bu ideolojiye tepki olarak doğan ırkçı görüş nasyonel bir harekettir.Enternasyonel harekette bütün ezilenler emekçiler kardeştir mesajı verilirken nasyonel hareket dışa karşı iç kenetlenmeyi hatta aşırısı ırkçılığı esas alır.

Bu kapitalizm ona tepki olarak doğan Komunizm ve ona tepki olarak doğan nasyonel faşisizme bağlı olarak değişme göstermiştir.Fakat mefhumların doğuşunda hadise kıstas olarak belirlenen iktisadi bakış açılarıdır.

Milliyetçilik kimsenin tekelinde olmadığını söyledikten sonra sorduğun soruya istinaden bir cümle edecek olursak;

sualin günlük siyasetle ilgili ve bu mevzuyla çok ilgisi olmayan bir konudur.Eylemlerle düşüncelerin kesişmediği biribirini desteklemediği hemen her anlamda görülen alışagelmiş bir durum haline gelmiştir.

alıntı yaparken kaynak belirtiniz...

0 yorum:

Blogger Template by Clairvo